Silajlardaki gizli tehlike!
İşletmelerde verim artışının sağlanması ve sürdürülebilirliği her yetiştiricinin ilk amacıdır. Bu amaçla kaliteli kaba ve kesif yem arayışı işletmelerin en fazla önem verdikleri konuların başında gelmektedir. Gerek ekonomik gerekse besleme avantajları nedeniyle günümüzde bir işletmenin olmazsa olmazı rasyonlarında mısır silajı bulundurmaktır. Mısır silajının yeterli miktarda tedariki tek başına bir anlam ifade etmemekte aynı zamanda kalitesi de göz önünde bulundurulmalıdır. Kaliteli bir silaj elde etmek ve hayvanlara yedirmek için biçimden depolanmaya, silajın açılmasında yedirilme aşamasına kadar bazı önemli noktalara dikkat edilmesi gerekir:
Biçim zamanı; Mısır silajı yapımı için hasat zamanı kalite ve besleme düzeyini belirleyen önemli bir faktörlerdendir. Hasat zamanının belirlenmesindeki en önemli kriter mısır hasılının kuru madde düzeyidir. Biçim zamanında mısır hasılının kuru madde düzeyinin %30-35 arasında olması gerekmektedir. Bunu takip etmenin en kolay yolu mısır koçanı ikiye bölündükten sonra süt çizgisinin tanelerde yarıdan daha az inmiş (2/3 ile 1/2 arasında) olmasıdır. Pratikte biçilmiş bitki avuç içinde sıkıştırarak avuç içini ıslatması ve su damlatmaması ideal sayılabilir.
Biçim Metodu: Mısır biçim makinalarının bıçakları keskin ve randımanlı çalışması doğru silaj yapımında önemli rol oynar. Parça büyüklüğü 1-1,5 cm olmalı, biçim esnasında yerden toprak almamalıdır. Türkiye açısından en önemli problemlerden biriside tanenin patlatılmasıdır. Tane patlamadığında dışkı ile atılacağı, bitkinin enerjisinin boşa gideceği unutulmamalıdır. Maalesef yakıt yani enerji maliyetlerinin yüksekliği biçim anında bu gibi ciddi problemlere yol açabilmektedir.
Depolama Metodu: Silajın sıkıştırılıp kapatılması en fazla 48 saat içinde bitirilmelidir. Kapama esnasında silajın sandviç metodu ile yapılacak alana yayarak sıkıştırılması, hava almayacak derecede altına ve üstüne naylon kullanılması gereklidir. Ayrıca silajın üzerine baskı oluşturacak hurda lastik yanaklarının tüm silaj üstüne yayılması ve üzerine belli aralıklarla kum torbalarının konulması silajın bozulmadan saklanmasında önemli rol oynamaktadır.
Silaj katkı maddeleri: Silaj bakteri faaliyetinin sağlıklı bir biçimde çalışması gereken bir ortamdır. Eğer bakteri faaliyeti zayıf ve yetersiz olursa silajın bozulma riski artmaktadır. Özellikle yaygın yapılan hatalardan biri silaja tuz atılmasıdır. Tuz, bakteri faaliyetini engelleyerek fermantasyonu geciktirmekte ve silajın olgunlaşmasını engellemektedir. Bu açıdan silajda pratikte tuz kullanımı tavsiye edilmemektedir. Silajın fermantasyonunu hızlandırarak silajın bozulmasına engelleyen özelliğe sahip mikroorganizma kültürleri olan silaj inokulantları son yıllarda yoğun miktarda kullanılmaktadır.
Silajın kuru maddesi, asitliğini gösteren pH’sı ve enerjisini belirten nişasta düzeyi herkesin dikkat etmesi gereken önemli kriterlerdir. Ancak silajın besleyici değeri ne kadar iyi olursa olsun eğer kızgınlık problemi, yavru atma, ishal, süt veriminin bozulması ve yem tüketiminin azalması gibi problemlerle karşılaşıldığında genellikle ilk incelenmesi gereken yem maddesi olarak silajlar göz önüne alınmalıdır.
Silajın biçim zamanındaki ve depolanması sırasında yapılan bazı hatalar silaj florasını bozarak silajda mantar ve küf üremesine neden olabilirler. Silaj içerisinde bulunan mantarlar; süt sığırlarında özellikle stres gibi nedenlerle bağışıklık sistemin baskılandığı dönemlerde mikozis diye bilinen hastalığa yol açarlar. Mantarlar aynı zamanda mikotoksin denilen toksinler üretirler. Bu toksinleri tüketen hayvanlarda ciddi problemler ve hastalıklar gözlenmektedir..
Mikotoksinleri önem sırasına göre sıralayacak olursak hepimizin duyduğu ve bildiği özellikle aflatoksin ile zearalenon en başta gelmektedir. Bunların dışında fumonisinler, T2 toksin, DON ve Deoksinivalenol dediğimiz toksinler de işletmedeki problemlerin çeşidine göre incelenmelidir.
Bunların etkilerinden kısaca bahsedecek olursak;
Aflatoksinler: İştahsızlık, kıllarda kabarma, yem tüketiminde ve yemden yararlanmada azalma, süt veriminde düşme ve yavru atma görülür. Ayrıca aflatoksinler, gevişenlerde selülozun sindirimi, uçucu yağ asitlerinin üretimi de azalma gibi rumen fonksiyonlarında bozukluklara sebep olurlar.
Zearalenon: Hayvanlarda yalancı kızgınlık gösteren östrohen hormonu benzeri etkili bir toksindir. Silaj veya diğer yemlerle yüksek dozlarda alınmasını takiben ishal, yavru atma, üreme yollarında iltihap, düvelerde meme bezinde büyüme, özellikle süt üretiminde azalma, gebe kalamama ve döl veriminde azalma yaygın bir şekilde görülmektedir.
Fumonisin: Yem tüketimini azaltarak sütün düşüşüne sebep olurlar.
T2 Toksini: Özellikle ağız ve sindirim sistemini yaktığı için kanlı ishal, yem tüketimini azaltma, süt veriminde düşüş ve sessiz kızgınlık gibi belirtiler görülür. Buzağılarda T-2 toksini alımı sonucu bağışıklık sistemini zayıflattığı ve hastalıklara daha fazla yakalandıkları görülmüştür.
DON: Yemi tüketmek istemem, ishal, kusma, üreme problemleri ve süt veriminde düşüş yaptığı belirlenmiştir.
Deoksinivalenol: Genellikle zearalenon ile kirlenmiş yemlerde bulunur. Yem alımını ve süt üretimini azaltıcı etkisi vardır. Bazı çalışmalarda ise süt yağını azalttığı yönünde bilgiler mevcuttur.
Kaba/kesif yem oranı, enerji/protein dengesi ve vitamin mineral ihtiyaçları doğru şekilde dengelenmiş rasyonlara rağmen işletmenizdeki problemlerin gizli suçlusu genellikle bu toksinler olmaktadır.
Sürüdeki hayvanlarınızın ve işletmelerinizin ekonomik devamlılığı için en iyi şekilde beslenmeniz gereken ineklerinizin rasyonlarının neredeyse yarısını kapsayan silajlar işletmenizin geleceği için çok büyük önem arz etmektedir. İyi bir mısır silajının karlılığın ve hayvan sağlığının temel anahtarı olduğunu unutmayınız.
Veteriner Hekim Ali YILDIZ
Hayvan Besleme Teknik Personeli, RTM Tarım Kimya Sanayi Ticaret A.Ş, Konya
KAYNAK;TARIMDAN HABER